22641
post-template-default,single,single-post,postid-22641,single-format-standard,stockholm-core-2.2.9,select-theme-ver-8.8,ajax_updown,page_not_loaded,,qode_menu_,wpb-js-composer js-comp-ver-7.2,vc_responsive

Paylaşım Ekonomisi; Finansal Mekanizmanın Ötesinde Bir Davranış Tasarımı

Paylaşım ekonomisi, günümüzün teknoloji odaklı sosyal ağlarının yaygınlaşması ile gelişti. Eğilim ise yeni teknolojik gelişmeler ile paylaşım ekonomisinin kapsama alanının daha da yaygınlaşacağı ve ürünlerinin çeşitleneceğini yönünde.

Aşağıdaki üç önemli analiz ve temel sorular, paylaşım ekonomisinin geleceğinin çeşitlenmesinde teknolojik gelişmelerin yanı sıra tasarım ve katılımın önemini vurgulamakta.

Yeni paylaşım ekonomisi biz tüketicilere harcama alışkanlıklarımızı yeniden şekillendirmek için sınırsız imkanlar sunuyor. Müşteride satın alma talebini yaratan geleneksel görüş ile zıt düştüğü için, işletmeler için de bir takım önemli sorunlar ortaya çıkarıyor. İşletmelerin paylaşım mülkiyetini destekleyen dağıtım modellerini ve buna ilaveten çok kullanıcılı ürün ömrünü destekleyen ürün gruplarını tekrar gözden geçirmeleri gerekecek. Eğer ortak tüketim 21. yüzyılın ticareti ise bunu bireylerin yerine grupların ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikteki 21. yüzyıl tasarımı ile nasıl destekleriz? (Lada Garlenko, Artefact, Kullanıcı Deneyimi Strateji Uzmanı)

Etkisini ölçtüğümüz şeylerden daha çok verim alırız. Tüketimi ölçersek bundan daha çok verim alırız. Katılımı ölçtüğümüz zaman bundan daha çok verim alırız ve farkında olduğumuzdan daha zengin veya daha fakir olduğumuzu keşfedebiliriz. Hepsinden önemlisi eğer ekonomimiz farklı türdeki değerleri ölçebilirse, tüketimimizi otomatik olarak arttırmadan da büyümeyi sağlayacak şeylerin tasarımına odaklanabiliriz. (Tim Brown, IDEO Kurucu Ortağı))

Paylaşım ekonomisi ve tasarım düşüncesinin çok ciddi birkaç ortak noktası var; empati, gözlem, soruna farklı çerçevelerden bakmak gibi.  Paylaşım ekonomisi sadece bir finansal model değil, bir davranış tasarımı. Hatta eski bir davranışın yeni bağlamlarda uygulanması bile diyebiliriz. Bugün bu davranışı finansal bir mekanizma haline getiren şirketler, kullanıcı odaklı tasarım düşüncesini uyguluyor. Çünkü ancak kullanıcıları çok iyi gözlemleyip, günlük hayatlarında neyi paylaşabileceklerini ve ihtiyaçlarını anlayıp, bu ihtiyaca cevap verebilecek başka grupları dengeleyen ve bir araya getiren modeller oluşturuluyor. Paylaşım ekonomisine finansal bir mekanizmadan çok, yeni bir davranışın tasarımı diye bakarsak,  Türkiye perspektifinde paylaşım ekonomisini adapte edebilir miyiz sorusunu sormalıyız, özellikle kültürümüzün tarihi paylaşıma bu kadar dayanıyorken? (Nazlıcan Göksu, +37 Studio for Design Kurucu Ortağı)

Bu yaklaşımları ülkemize uyarlama konusunda daha başarılı olmak istiyorsak öncelikle Türk insanının davranışlarını analiz etmemiz gerekiyor. Türk kültürü, zaten ‘imece’, yani paylaşım ekonomisi üzerine dayanıyor. İmece; birlikte üretim, birlikte paylaşım kültürü. İmece, kentlerde kaybolmaya başlasa bile kültürün tohumlarının kültürümüzde var olduğunu gösteriyor.

Önemli olan kendi kültürümüz içim ekonomik sistemleri yeniden tasarlıyorsak ilk adım kendi kültürümüzü gözlemlememiz, hangi noktada güven düğümleri var, hangi konularda kültür için bir tabu var? Ancak bunları anlayarak paylaşım ekonomisini uygulayabiliriz.

Paylaşım ekonomisi bir ekonomik sistemi uyarlamak gibi görülmemeli, zaten kültürümüzün özünde olan imece kültürünün güven ve komşuluk değerleri analizleri iyi yapılmalı. Yani, ekonomik ve teknolojik ölçütlerin yanı sıra  nesnel yaşamsal ölçütler paylaşım ekonomisinin derinliğini belirlemeli.

Davranış Tasarımı; Vizyon, Tasarım ve Sosyal Etki Kavramlarının Etkileşimi

Türkiye kentlerinin son altmış beş yıldır, üçüncü dönüşüm sürecine girdiği günümüzde, üç kez yık-yap gayrimenkul ekonomisinin ortaya çıkardığı yaşam ve yapı kalitesi riski; kentleri ve projeleri yeniden düşünme için farklı davranışları geliştirmemiz mesajlarını veriyor. Artık, karar vericilerin bilindik kurumsal davranışları ile tasarımcıların davranışları farklı kavramlar ve yaklaşımlar ile yenilenmeli.

Ortak kavramlar;  vizyon, tasarım ve sosyal etki olmalı. Bu üç kavramın etkileşiminin ortaya çıkaracağı yeni ekonominin ortak kavramı ise paylaşım olmalı. Yaklaşım ise kullanıcı odaklı tasarım olmalı.

Günümüzde, paylaşım ekonomisinin farklılığı; kavramların etkileşiminin yanı sıra stratejik ve yerel bakışlar arasında denge olmalı. Yani, üst ölçekte kentlerin yeniden kurgulama vizyonunun ortaya çıkardığı stratejiler ve planlama yaklaşımları ile yerel bakışın ortaya koyduğu tasarım düşüncesi davranma biçimi arasında ilişki sistemleri güçlendirilmeli.

Hem kurumsal, hem de bireysel davranış biçimleri, yeni ekonomiler ve yeni katılımcı yöntemler dikkate alarak değişmeli. Değişim paylaşım üzerine kurgulanmalı. Paylaşım, yalnızca ekonomik değerler üzerinden değil, güven ve mahalle kimliği değerleri üzerinden de yapılmalı.

Paylaşım Ekonomisi Ulusal Deneyimleri

Dünyada hızla gelişen girişimcilik rüzgarı, yakın zamandan beri ülkemizde de esmeye başladı.

Ülkemizde, paylaşım ekonomisi girişimleri özellikle içinde büyümeye başladı. Özellikle startup’lar için mekan ve proje paylaşım ortamları şimdilik İstanbul odaklı gelişiyor. Pek çok uluslararası ve ulusal deneyimler paylaşılma ve deneyimleme sürecine girdi. Kuluçka merkezleri, paylaşım atölyeleri, etkinlikler hemen hepsi paylaşım ekonomisinin bileşenleri.

Bu sürecin yaratacağı ekonominin yanı sıra ulusal ekosistemimize uygun ve farklılık yaratan girişimleri yaratma zamanı geldi.

Kurucu ortağı olduğum Tasarım Atölyeleri (TAK) ve Vizyon Atölyesi kendimize özgü farklılık yaratan bir deneyim oldu.

TAK’larda yaptığımız;  tasarımcılarla ve mahallelileri bir araya getirdiğimiz ortamlarda yeni servis ve sistemleri nasıl tasarlarız? Tasarımcıların, sorunu anlamalarını bire bir kullanıcılarını gözlemleyerek yapmalarını sağlamak.

Vizyon Atölyesinde ise kentleri yeniden düşünme sistematiğini nasıl kurgularız ? sorusunu kamu, özel ve sivil kurumlarla paylaşarak, yeni kent modelleri geliştirmek ve katılımcı planlama yaklaşımları ortaya koymak.

Her iki oluşumun temel felsefesi herkesi ve her kesimi bir araya getirmek, sorunları birlikte gözlemlemek, katılımcı ortamlarda çözüm önerileri sunan ürünler geliştirmek. Ortaya çıkan ürünler tüketmek üzerine değil, kaybetmeye başladığımız imece kültürünü yeniden keşfetmek ve bu değerleri yeniden üretmek üzerine kurgulanıyor.

Sonuç olarak, bugünkü paylaşım ekonomisi sosyal, ekonomik ve teknolojik gelişmelere paralel olarak gelişti. Paylaşım ekonomisinin farklılaşması için tüketim odaklı sistemler tasarlamak yerine üretim odaklı davranış biçimleri tasarlamalıyız. Üretim ve tüketim arasındaki denge toplumsal büyümeyi sağlayacak değerlerin tasarımı ile olmalı.

 

A.Faruk GÖKSU

TAK ve Vizyon Atölyeleri Kurucu Ortağı